Fuarın ilk günü diğer günlerden daha hareketli geçer. Açılış defilesi olur muhakkak ve ünlü bir modacının defilesi olur bu. Geçen yıl Özlem Süer’in defilesini izlemiştim. Gerçekten harikaydı. Ertesi günde bizi atölyesinde ağırlamıştı.
Bu yıl Cengiz Abazoğlu’nun defilesi vardı. Paris moda haftasında sunduğu kreasyonla çıkacağını öğrenmiştim fuara gitmeden. İnternetten defilesine baktım ama hoşuma gittiğini söyleyemem. Dekolteyi abartmış Cengiz bey. Kal.çayı açıkta bırakan bir elbisesi vardı. Kadın vücuduyla gündeme gelinme çabası benim hiç hoşuma gitmiyor.
Geçtiğimiz haftasonu Dilek Hanif’in Sabah gazetesinde röportajını okudum. Kendisi de Paris’te defile yaptı. Fazla dekolteden Dilek Hanif’te rahatsız oluyormuş. Yani her şeyin bir ölçüsü olmalı öyle değil mi?
Dünyaca ünlü modacıların defilelerine bakıyorum. Hiç öyle abartı dekolteler yok.Aksine kadını farklı çizgilerde giydirerek daha asil gösteriyorlar.
Ama maalesef Türkiye’de çıplaklık basın tarafından daha çok rağbet görüyor. Bu nedenle Dilek Hanif, defilesinde tek Türk manken Cansu Dere’yi en son çıkarmış ve siyah kolsuz bir frak ve siyah uzun kuyruklu etek giydirmiş. Eh tek Türk manken olunca mecburen çıplak olmasa da(!) gazetelerde yer alacaktı Cansu Dere. İyi düşünmüş gerçekten Dilek Hanif:))
Röportajı okumak isterseniz;
Konuyu nerden nereye getirdim:)) Ama bundan bahsetmeden geçemeyecektim.
Hülasa, defileye katılmadım. Zaten fuarda beklediğim gibi değildi. Herşey ticari düşünüldüğü için tasarımsal gelişime katkı sağlayacak pek bir şey yoktu. Standlara firma sahipleri bakabiliyordu ancak. Öğrenciyseniz yaklaştırmıyorlar bile. Tasarımcılardan kimse yoktu. Üniversitelerin standları güzeldi sadece diyebilirim:))
Fuardan kareler;
sevgiler….
