Yirminci yüzyıl modasının eksenini değiştiren isim Christian Dior. 1946 yılında açtığı Dior Moda Evi’nde bulunduğu dönemin aksi tasarımlar hazırlıyordu. İkinci dünya savaşının etkisiyle kadınlar sert hatlara sahip, katı görünüşlü, geniş vatkalı ve dar etekli bir görünüm içerisindeydi. Chiristian Dior, moda evinin açılışıyla beraber kadınların vücut hatlarını ortaya çıkaran feminen ve romantik stilde tasarımlar için büyük bir mücadeleye girişti. Hatta onun bu mücadelesi savaş yıllarındaki yoksulluğa tepki olarak nitelendirildi. Belki de öyleydi. Zira Dior demek lüks demekti aynı zamanda. 40’lı yılların savaş sonrası zayıf ekonomisinin modaya da sınırlamalar getirdiği bir dönemdi. Öyle ki kıyafetlerde kullanılan kumaşlara metraj kuralları getirilmişti.
1947 yılının 12 Şubat günü Chiristian Dior Dünya’yı sarsan ve sansasyona neden olan bir akım sundu moda dünyasına. ‘’New Look’’ adlı bu yeni silüet, feminen çizgsiyle ince beller, verev kesimli kabarık eteklerle çiçek gibi açan kadınları temsil ediyordu. Zerafete hayran olan modacı, modanın aksanını bir anda başka yöne çevirmişti. New Look anlayışı sadece bir moda değil aynı zamanda toplumsal bir devrimdi de. Bir kemer sıkma döneminden geçilirken Dior’un kullandığı aşırı miktardaki kumaşlarla, savaş dönemi bastırılan kadınsı formu yeniden canlandırması hararetli tartışmalara yol açmış ve O bir devrimci olmuştu. Hakettiği ünvan ise 1950’de gelmişti. Moda’nın Büyük Diktatörü….
1957 yılı Christian Dior’un ölümüyle modaevinin başına Yves Saint Laurent henüz 21 yaşındayken geçti. Efsane böylelikle kaldığı yerden devam edecekti. Saint Laurent, Dior’un başındayken ilklere imza atmış ve yükselişini Chiristian Dior modaevinde gerçekleştirmiştir. İki yıl sonra askere alınan Saint Laurent için zorlu bir dönemdi ve ciddi bir sinir krizi geçirerek görevini Marc Bohan’a devretti. Marc Bohan ise bu görevde 28 yıl kaldı. 1989’da görevi devralan İtalyan modacı Gian Franco Ferre oldu. Ve nihayet 1996’da ‘’Dior, döneminin punk’ıdır’’ diyen ve bir Paris moda evinin başına geçen ilk Amerika’lı olma ünvaına sahip John Galliano, Givenchy’den ayrılarak Christian Dior’un başına geçti.
Görünen o ki; Christian Dior’un yaşamı boyunca moda için elde ettiği büyük başarılar, ismini ölümünden sonra da bir zirve olarak yaşatmaya devam ettirdi. Dünyanın en başarılı modacıları Chiristian Dior’un ölümünden sonra O’nun modaevinin başında oldu. Günümüzde ise yakın geçmişe kadar markanın baş tasarımcısı olan John Galliano markayı kendi çizgisi doğrultusunda yorumlayarak hiç zirveden indirmedi. Galliano’nun bir romantik olduğu kadar başına buyruk bir tasarımcı olduğu Dior’daki işine son verilmesine neden olan olaydaki anti semitik tavırlarından önce de bilinmekteydi. Dior’a geçmeden önce iki kez İngiltere’de yılın modacısı seçilmesine karşın Galliano için hayat kavgası oldukça çetindi. Geçmişte basında hakkında çıkan tonlarca başarı haberlerine, akademiden en yüksek notla mezun olmasına ve hatta mezuniyet koleksiyonunun satın alınmasına rağmen Galliano’nun kariyeri hiç bir zaman rahat ve düz bir çizgide gitmedi. Fakat onun iniş çıkışlı ruh hallerine rağmen Dünya’ya sunduğu görsel, her daim muhteşem oldu. Chiristian Dior’un 50. Yıl defilesini hazırlayarak adeta tüm dünyayı büyülemiştir. Romantik, feminen, lüks – klasik çizgisi olan Dior Modaevinde, John Galliano elegan şıklığı modern zamanın özgür moda anlayışıyla birlikte sunarak Dior’un servetini yeniden doruğa taşımıştır.
O’nun koleksiyonları her zaman yenilikçidir. Genç jenerasyonun en başarılı modacısı olarak lanse edilen Galliano, aynı zamanda bir kaşiftir. Kumaşa ve forma aşıktır. Kalbinin aklına hükmettiğini söyleyenlere rağmen kimse onun yeteneğini sorgulamaz. Modanın silahşörü olan Galliano, geçtiğimiz aylarda aşırı alkollü iken bir söz düellosunda yahudi karşıtlığı sergilemiş ve Dior modaevi Dünya üzerindeki saygınlığına zarar getireceği kararıyla Galliano’yu görevinden almıştır. John Galliano, Dior’un rüyasıydı aslında. Müthiş tasarım yeteneği ile tasarımlarını ulaşılmaz bir sanat eserine dönüştürmekte bir usta O. Defileleri yalnızca trend belirlemez aynı zamanda bir sanat performansı sergilerdi. Tüm bunlara rağmen karıştığı kavganın basında yer alması ve mahkemelik oluşuyla Dior kendisini görevinden aldı. Ardından zor günler yine başlamıştı. Ciddi bir rehabilitasyon sürecine giren Galliano ile moda dünyası hem kendini sorguluyordu hem de John Galliano’yu. Şu bir gerçekti ki gecesi gündüzü her anı yeni ve farklı şeyler üretmek adına geçen ve dünya piyasasına hitap eden bir markanın başında olmak ne kadar büyüleyici görünsede aynı zamanda çok da zorlayıcı bir durum. Bunun ağır sorumluluğu altında zaman zaman diğer modacılarında ezildiğini görüyoruz.
Şimdilerde ise hem John Galliano’nun ne yapacağı ve moda dünyasına nasıl dönüş yapacağı merak konusu iken aynı zamanda Dior’un başına geçecek isim üzerinde de pek çok spekülasyonla gözler Dior Modaevi’nde.. Markanın son koleksiyonu John Galliano’nun kadim yardımcısı Bill Gaytten tarafından hazırlandı. Moda camiası için Galliano’nun müthiş çizgisinden sonra gelecek olan yeni tasarımcının neler yapacağı çok merak ediliyordu. Fakat Bill Gaytten beklentiyi karşılayamadı. Bu beklentinin karşılanması da kolay olmasa gerek ki aylardır Dior, baş tasarımcısında karar kılamadı. Her ne kadar John Galliano sansasyonel olsa da ortaya çıkardığı koleksiyonlar Dior’un zaten yüksek olan ivmesini daha da yükseğe taşıdı. Umulan o ki bu ivmenin yeni direktörü daha ileri bir performans göstersin. Çünkü yıllardır Galliano, Dior’un hem tasarımcısı hem de sanatçısı oldu. Dior için gündemde olan son isim ise Marc Jacobs…Louis Vouitton’a büyülü çizgisini kazandıran Jacobs, aksi bir açıklamada bulunmadı ancak moda platformu aslında Dior modaevinin bilindik bir isimden ziyade bir keşif sonucunda yeni bir ismin doğuşunu izlemek istiyor. Çünkü Dior, heyecan duyurmaya alıştırdı Galliano ile…
2 yorum “iNCELEME ; Dior Vakası”
Bir solukta okudum yazını. Seninle Dior-Galliano muhabbetlerimizi hatırlıyorum ve bunlarla ilgili gördüğüm her yazıda heyecanlanıyor ve üzülüyorum doğrusu. Ben Dior’un ne yapacağından çok Galliano’nun nerede, hangi duruşta olacağını merak ediyorum. Sanırım Dior’da beni en çok etkileyen Galliano… Ayrıca Yves Saint Laurent’in Dior’la çalıştığını da ilk burada öğrendim :)
Teşekkür ederim Leyla. Dior-Galliano muhabbeti daha da sürecek gibi görünüyor. Hala her iki isim için de bir netlik yok.
Tabiki John Galliano’nun nasıl geri dönüş yapacağı daha çok merak ediliyor. Zira kendi ismini taşıyan markasından da çıkarıldı.
Rehabilite dönemi halen sürüyor sanıyorum. Dünyaca ünlü modacıların pek çoğu zaman zaman bu krizlerden geçiyorlar. Bu kadar üretken bir zeka hiç durmayan dinlenmeyen bir düşünce sistemine sahip olsa gerek. Dolayısıyla insan fıtratı dış etkenlerin de olumsuzluklarıyla ciddi bir biçimde etkileniyor.
Yves Saint Lauret’i moda tarihine geçiren bir kesim var. Trapez line. Dior’un başındayken sunmuştu bu yeni görüntüyü. 21 yaşındayken bir buluş yapmıştı yani.
Chiristian Dior’daki ve sonrasında kendi tasarımlarıyla adını kazıyan isimlerden biri oldu.
Sevgiler…