Moda Yazarı – Tasarımcı

”Tanju Babacan ile Pilise Atölyesinde”

İlkçağlarda giyinmek insanoğlunun dış etkenlerden korunma amacı ile ihtiyaçtan doğan bir eylemdi. Basit bir örtünme amacı olan giyim iklimsel koşullar, gelenek, statü gibi kavramlarla şekil almış ve modayı var etmiştir. İşte pilise de bu gereksinimden yola çıkarak İlk Çağ Mezopotamya’sında ilkel bir metodla gün yüzüne çıkmıştır. Kadınlar o dönemlerde nemli kumaşlara elleriyle veya düz tahtalar yardımıyla oluşturdukları pilileri ağır ve kızgın taşlar arasında kurumaya bırakarak meydana getiriyorlardı.  Ve şimdi pili; çağlar aşarak kızgın taşlar arasından çıktı, atölyelerde  kendisi için icat edilen makineler içinde üretilirken,  pek tabii şekil olarak da bir çok farklı biçimlere girerek evrim geçirdi!

Tanju Babacan ile moda tasarım öğrencileri olarak geçtiğimiz Pazartesi günü bir pilise atölyesi ziyaretinde bulunduk. Öncesinde pilise hakkında konumuzu işlemiş, dimağımıza kaydetmiş ve sonrasında ise pratikte görmek üzere bizzat yerine gidiyorduk. Atölyeye giderken bu kadar etkileneceğimi düşünmüyordum açıkçası. Zira ben piliseyi küçümsemişim esasında. Daha da doğrusu sınırlamışım. Kapıdan içeri girer girmez bizi karşılayan atölye çalışanları birbiri ardına plise çeşitlerinden oluşan numuneleri masaya koymaya başladıklarında fotoğraf mı çeksem, gözümü ayırmaksızın incelesem mi yoksa aklımda beliren soruları mı yöneltsem bilemedim.

Tasarımsal üretilen nesneleri gördüğümde  aklımda aynı merak uyanır hep… Beğenmek ‘’vay canına, harika bir şey bu!’’ demek yeterli olmuyor çoğu kez. Hani kamera arkası derler ya o hesap işte… Vuku buluşu, geçtiği aşamalar vs. Bunları bilmek isterim çoğu kez… Aynı hissiyatla bakıyorum örneklere ama bu kez çok şanslıyım çünkü bizzat yerinde inceliyorum piliseyi… Bize örnekleri gösteren ilgili kişi, bir taraftanda anlatıyor oluşum sürecini… Piliselerin kalıplarını çıkarıyor. Önce noktalar halinde delikleri olan kırılmamış bir karton gösteriyor. Delik olan kısımlar elle kırılıyor ve içine kumaşı yerleştirdiğinizde kumaş o şekli alıyor. Tabi belli bir ısının içerisinde…

Bu kartonları görünce Origami geliyor aklıma keza gördüğüm şey bir origami metodu aslında. Ve heyecanla origami ile ilişkisini soruyorum. Aldığım cevap doğru düşündüğümü gösteriyor. Pilisenin en çok geliştirildiği yerlerden biri Japonya… Origamiden yola çıkarak bu sanat kumaşlarla birleştiriliyor ve pilise, tasarımın doruklarına ulaşıyor!  Şaşırmamak gerek, zira Japon modacı İssey Miyake kıvrımlar konusunda Dünya üzerinde bir numaralı tasarımcı…Öyle ki pek çok tasarımı ilke imza atarak müzelerde gösterime sunuluyor.

Origamik kıyafetlerle ilgili yazımda da farklı plise tasarımlarını bulabilirsiniz. John Galliano’nun origamik pliseleri 2007 ilkbahar-yaz koleksiyonunda birer sanat eseri niteliğindeydi. Versace ise metrajı ile merak uyandıran piliseli kostümüyle kıvrımlara dikkat çekiyordu!

Pilise ve pilinin kavram karmaşası için ise bir not; Pilise, pilinin en küçük haline verilen isim. Önceleri elle yapılan ve yapımı büyük titizlik ve maharet isteyen pili için günümüzde atölyeler daha çabuk ve az riskli işler çıkarıyorlar. Düşünsenize minicik piliseleri elle yapmak hem çok zaman alacak hem de kusursuz olması güç bir durum arz edecekti. Bu disiplinli kıvrımlar ilkçağdan günümüze kendini yenileyek geldi ve bence pek çok farklı metodla da karşımıza çıkmaya devam edecek!

Sevgiler….

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

22 yorum “”Tanju Babacan ile Pilise Atölyesinde””