İstanbul’un moda için sahne aldığı günleri geride bıraktık. Dünya metropollerinin moda haftaları ile birlikte anılmıyoruz şu an. İFW yeni doğmuş bir bebek misali henüz. Küresel gelişimini tamamlayabilmesi için daha uzun bir yolu olduğunu düşünüyorum. Modanın günümüzdeki boyutu, tarihine nazaran çok hızlı değişim göstermesi ve gelişmesi olarak gözlemleniyor. Bu süratte, dünyada yerini ispat etmiş, kanıksanmış devlerin arasına girebilmekte ümitvar olduğumuz gibi yer edinebilmek için farklı fikirler ve emeklerle uzun bir sürecinde farkındayız elbette.
Bu sezon İFW geçen organizasyonlara göre yenilikleri ile de gündeme geldi. Örneğin davetlilerin oturma planı herkesin istediği şekilde değil verilen numaralara göreydi. Ayrıca İFW çadırı yerine farklı mekanlarda defile yapmayı tercih eden tasarımcılarımız oldu. ( Gül Ağış Tarihi Galatasaray Hamamı, Özlem Süer Hollanda Başkonsolosluğu ) Defile yerine ekspozisyon ile yeni sezon tasarımlarını cansız mankenler üzerinde görücüye çıkararak farklı adımlarla devam eden bir diğer tasarımcı Simay Bülbül oldu. Simay Bülbül’ün Türk tasarımcıları arasında önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Zira zor bir materyal olan deriye verdiği formlar ve sürekli olarak kullanması bakımından ayrı bir yere sahip.
İstanbul ile NewYork moda haftalarının aynı zaman dilimine denk gelmesi bizim açımızdan bu yıl dezevantaj oldu. Bayram tatili dolayısıyla bir sonraki haftaya ertelenmek zorunda kalan İFW’de yabancı basın geçtiğimiz sezonlara göre yok denecek kadardı. Ayrıca önceki moda haftalarımızda dünyaca ünlü isimlerin ülkemize davet ederek reklamımızı çok daha iyi yapmış oluyorduk ama bu isimlerin beklentilerini karşılayamıyorduk o ayrı. Çünkü onların asıl katıldığı defileler dünyaca ünlü isimlerin organizasyonları olunca aradaki büyük farkı görmeleri kaçınılmazdı. NewYork ile İstanbul’un çakışması iki ayrı fashion weeki aynı anda izleyebilmeyi ve aradaki farkları daha iyi görebilmeyi sağladı katılanlara. Podyumlar tasarımlar açısından da oldukça uzaktılar. NewYork’da desenlerin sofistike iş kadınının gardrobunda nasıl yer edineceğini görürken açıkçası İstanbul’da yenilikçi yaklaşımlar tüm tasarımcılarımızda yoktu. Bu konuda beni heyecanlandıran isim Özlem Süer oldu. Denim kumaşa getirdiği alışılmışındışı estetik ve mistisizmi ile konuklarını büyüledi. Viktoryen döneminden esintilerin hissedildiği Jean D’art koleksiyonun sunumu da hak ettiği biçimdeydi. Hollanda Başkonsolosluğunun tarihi mimarisi koleksiyonun teması ile bütünlük arz ediyordu. Son yıllarda moda haftalarında defilede çıkacak olan kıyafetler kadar tanıtımının tasarlanması da oldukça revaçta. Örneğin Karl Lagerfeld’in devasa chanel ceketi platformuna kurdurması ve mankenlerin bunun içinden çıkması gibi…
İstanbul kozmopolit ve tarihsel kültürü ile dünya şehirleri ile moda anlamında aynı rağbeti görmeyi hakediyor pek tabii. Ancak bunun için temel prensipler var. Örneğin İFW’de daha çok, yeni tasarımcıların koleksiyonları vardı. Kıdemli modacılarımız ise bizi dünya arenasına taşımak için olmazsa olmazlarımız. Fakat kendilerini bu grup içerisinde maalesef birtakım problemler nedeniyle göremiyoruz ki bu çok ciddi bir sorun. Elbette yeni soluklar heyecan verici ama modaya yıllarını vermiş efsaneler bizim yükselmemizde daha etkin rol oynayacaklardır. Eğer bu şekilde devam edersek İFW’nin amaçladığı başarıya ulaşması güç görünüyor.Tasarımcıların hayal gücünü alabildiğine yansıtabilmeleri için belirleyici en önemli faktör ise ekonomik durum. Devlet desteği olmaksızın ve kısıtlı imkanlarla yola çıkan tasarımcılar elbette bazı sınırlamalar getiriyorlar koleksiyonlarına. Böyle olunca da yeni fikirler, asıl hayaller askıda bekliyor. Tamamen ticari amaç güdülmesine sebep oluyor ki bu da tasarımı düşürüyor. Bazı tasarımcıların koleksiyonunda yer alan kıyafetlerin hemen ertesi gün alışveriş sitelerinde satışa çıkması ekonomik zorlukların neticesinde oluşan bir durum ne yazıkki.
Temennimiz elbette İstanbul’un her anlamda yükselişi. Gerekli eksiklikler tamamlandığında ancak yarışa başlayabileceğiz. Henüz ring de bile değiliz.
Sevgiler…
2 yorum “”IFW’de Ringe Çıkmak””
İFW’ye gidebilseydim böyle güzel olmasa da buna benzer bir yazı yazardım zira görmeden sadece bloglarda dolaşan fotoğraflarla bile üzücü derecede sönük geçtiğini anlamak zor değildi bu yıl İFW’nin.. Ben birçok koleksiyonu beğenemediğim bile..
Bir can çekişme durumu vardı İFW’de maalesef.
Ciddi bir iyileşme süreci lazım. Özelliklede içimizdeki sorunlar giderilmeli. Türkiye’nin köklü modacıları yok mesela bu organizsayonda. Ters giden birşeyler var ve hallolmak zorunda eğer ileriye gitmek istiyorsak.
Sevgimle…