Moda Yazarı – Tasarımcı

”Tanju Babacan ile Özlem Kaya’nın Atölyesinde”

Tanju Babacan’la moda tasarım eğitimine başlayalı iki hafta olmasına rağmen katkısının çok büyük olduğunu söylemeliyim. Teknik eğitimin yanısıra uygulamalarını bizzat yerinde görmek öğretilerin kalıcılığı açısından büyük avantaj sağlıyor bizlere. Bu kapsamda geçtiğimiz Pazartesi modacı Özlem Kaya’nın kişiye özel tasarımlar yaptığı atölyesini ziyaret ettik.

İstanbul Tasarım Merkezi’nden Nişantaşına doğru yol alıyoruz. Beyaz bir minibüsün içinde sekiz öğrenci ve hocamız, idolümüz Tanju Babacan… Seyir halindeyken bile dersteyiz. Öğrencilerine karşı duyduğu sorumluluk duygusunu her an hissetmek mümkün. Bildiklerini öğretme çabası ve coşkusu takdire şayan. Dikkatle dinliyorum hocamı… Tek bir kelimesini dahi kaçırmak istemiyorum. Hatta not alıyorum zaman zaman pembe defterime. Aklımdan diyaloglarımızla ilgili minibüs şoförünün ne düşündüğünün merakı da geçmiyor değil. Çünkü Tanju Babacan’ın duyduğu mesuliyetin ve yolculuk halindeyken bile öğretme gayretinin oluşturduğu hissiyatı muhakeme etmek kaçınılmaz.Nişantaşı’na girdiğimizde camdan dışarı daha dikkatli bakıyorum kulağım minibüsün içinden kopmaksızın. Yerli ve yabancı tasarımcıların mağazalarını görüyorum. Hepsine girmek ve incelemek için heyecanlanıyorum. Nişantaşı’nda ayrıca bir gün öğrenme maksatlı bir tetkikte bulunmak üzerine söz veriyorum kendime ve kalbimin hızını yatıştırıyorum. Minibüs durduğunda geldiğimizi anlıyorum ve etrafa dikkatlice bakıyorum hangi binaya gireceğimize dair, takip ediyoruz Tanju Babacan’ı. Eski bir binanın içerisindeyiz ve asansörle çıktığımız beşinci katta Özlem Kaya’nın ofisinden içeri giriyoruz. Henüz Özlem Kaya’yı görmedik ama tasarımlarının bulunduğu askılara yöneliyorum. Merak ve heyecanla hepsini incelemeye başlıyorum. Kalıplar, dikişler, kumaşlar kusursuz… Özlem Kaya geliyor içeriden hoş sedası, samimiyeti ve güzel yüzüyle…

Hepimiz heyecanla karşısına dizilmiş genç yaşına rağmen bu sektördeki ciddi başarısına duyduğumuz hayranlıkla O’nu dinliyoruz. Pembe defterim açık, cümlelerine yetişmeye çalışıyorum. Önce tasarımcılığın asli düsturlarından söz ediyor. ‘’Bir tasarımcının en önemli kıstası işin mutfağını bilmektir. Tasarımcılık, mükemmel eskizler yapmak, kağıda dökmekle yeterli değil. Aynı zamanda teknik bilgi sahibi olmalı, dikiş ve kalıp bilgisiyle çizgilerinizi perçinlemelisiniz. Dikiş bilgisi daha doğru tasarımlar yapmanız açısından ciddi bir etken olacaktır.’’ Özlem Kaya yoğun iş temposunun arasında ve yorgunluğuna rağmen ufkumuzu açmak için anlatmaya devam ediyor. ‘’ Etrafınıza çok iyi bakın, her zaman inceleyici olun, algılarınız daima açık olmalı ve tüm hayatınızı kapsamalı. Sürekli çizmeli ve iyi gözlem yapmalısız’’ diyerek idrakımızın tasarımla olan ilişkisinin ehemmiyetini vurguluyor. Bir tasarımcının sürekli takipte olmasının gerekliliğinden söz ederken markaların koleksiyonlarını takip etmemizi, mağazalara alışveriş yapmaktan ziyade ürünleri incelemek, renk dizaynlarına, kumaşlara ve sunum şekillerine bakmak için gitmemizin öneminden bahsediyor. Modanın teknolojiyle birlikte her gün yenilenmesi ile ‘’bir tasarımcının hızlı olması gerektiğinin’’ altını çiziyor Özlem Kaya. Tasarımcının özellikleri bunlarla sınırlı kalmıyor elbette, ”iş yalnızca iyi tasarımlar çıkarmakla kâfi değil. Aynı zamanda çok çok araştırma yapmalısınız’’ diyor. ‘’Zira her gün yeni kumaşlar çıkıyor, aksesuarlar değişiyor, düğmeler, fermuarlar yenilenerek karşımıza çıkıyor. Bu da bir tasarımcının sürekli takipte olmasını da beraberinde getiriyor’’.

Modanın bir vizyon işi olduğunu dile getirirken bu görünümün oluşması için tarzın önemiyle anlatmaya devam ediyor. ‘’Görebildiğiniz zaman tarz oluşur. Tasarımcıların stillerini oluşturması uzun bir süreçtir. Ama kendi uslubunuzu ortaya çıkarmak zorundasız.’’ Bir taraftan mesleki brifingler verirken diğer taraftan da kendisini sorularımız üzerine tanıyorduk. Özlem Kaya, Mimar Sinan Üniversitesi mezunu. Mezun olmadan önce Hakan Yıldırım’la tanıştı ve freelance olarak birlikte çalışmaya başladı. Bir buçuk sene sonra okulu bitince 2004’te fulltime olarak çalışmaya devam etti. Okurken çalışmanın zorluklarından da bahsediyor ama moda tasarımı için Hakan Yıldırım’ın atölyesindeki günlerinin bu yola katkısının çok büyük olduğunu anlıyoruz.

Son koleksiyonu ‘’Şifa’’ yı soruyoruz, ilham kaynaklarını ve oluşum sürecini. ‘’Şifa’nın kapsamı çok büyük. Enerji, dua, bitkiler ve ilaçlar gibi bir çok yönü var. Şifa’yı medikal olarak değil mistik yönüyle ele aldım. Çakra’dan esinlendim. Şifa deyince renkler doğal renkler olmalıydı. Yağ yeşili, safran, krem rengi…’’ ve hayallerinin nasıl şekillendiğine uzanıyor sözcükler ‘’ Koleksiyonun hikayesini düşününce silüetler belirmeye başlıyor zihnimde. Modelin giydiği kıyafetle birlikte saçı, makyajı ve kullandığı aksesuarlara kadar bütünleşiyor. Sonrasında ise uygulama kısmına geçiyorum. Burada ise kumaş, dikiş ve kalıp bilgisi devreye giriyor.’’ Koleksiyona doğru uzanan sohbette kreasyonların önemli ilkelerinden bahsediyor Özlem Kaya ’’ Bir defilede bütünlük büyük önem taşır. Tasarımların birbiriyle bağlantılı olarak seyretmesi gerekli. Koleksiyonun kopuk olması çok rahatsız edicidir. İzlerken şayet algınız dağılıyorsa bir hata var demektir. Çünkü koleksiyon aynı zamanda anlatımdır.’’

Söyleşi esnasında sorular geliyor aklıma not ediyorum, ilk sorum tasarımcıların tarzından söz ettiğimiz sırada oluşuyor. Aslında atölyede kıyafetlere baktığımda zihnimde beliren minimal tasarımlar olduklarıydı. Sadeliğin detaylarla buluştuğu, harika bir işçilikle hazırlandıkları aşikardı.  Tarzını nasıl anlatırsınız diye sordum. ‘’ Romantik ve minimalist. Gizli bir dişilik vardır kıyafetlerimde. Çok belirgin değildir. Genellikle mimimal çizgilerle hareket ederim ancak bir çekimde kullanmak üzere şaşaalı kıyafetler hazırladığım da oluyor elbette. Ama hepsinde bir naiflik söz konusudur.’’ Tasarımlarını oluştururken en çok sevdiğinin ‘’kuplar ve kesimlerle oynamak’’ olduğunu söylüyor.

Sanat tarihine olan ilgisinden konu açılınca moda tarihinde en sevdiği dönemi merak ediyorum. ‘’1930’larda başlayan Arnova dönemi’’ diyor ve  ayrıca ‘’ Ressam olan Alphonse Mucha’yı çok beğeniyor ve kendime yakın buluyorum. O yalnızca resim yapmaz. Tablolarından da anlaşıldığı üzere kıyafet tasarlar, aksesuar tasarlar, mekan tasarlar.. Daha eski dönemlerden ise Barok’u severim.’’

Günümüz modacılarından hangisini beğeniyorsunuz soruma karşın verdiği cevap beni şaşırtmıyor zira tarz olarak yakın isimler olduğunu düşünüyorum. ‘’Alberta Ferretti’’ diyor Özlem Kaya çünkü modacı için bir defilede show maksatlı kıyafetler yerine giyilebilirliği olan kıyafetler tasarlamak önemli. Alberta Ferretti’nin koleksiyonunu izlerken her kıyafetini giyebileceğini hissediyor Özlem Kaya ve ekliyor ‘’Ferretti’nin tasarımlarını günlük hayata ustaca taşıyan bir tasarımcı olduğunu düşünüyorum’’

Özlem Kaya kişiye özel çalışmalarının yanı sıra Boyner Asymmetry markasının üç senedir tasarımlarını yapıyor. İlk fırsatta Boyner’e gidip yakından hem kendini hem de tasarımlarını gördüğüm modacının hazır giyim markasına ürettiklerine bakmak istiyorum.Özlem Kaya’nın ofisinden çıktıktan sonra kalbimde hayranlık duygusu vardı. Başarılı, azimli ve örnek alınası bir kadınla tanıştık biz.

Sevgiler…

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

27 yorum “”Tanju Babacan ile Özlem Kaya’nın Atölyesinde””