Geçenlerde mail adresime bir arkadaşım tarafından tişörtün tarihçesini anlatan aşağıda okuyacağınız hikaye geldi. Doğru mudur net bir bilgim yok ama mutlaka araştırmalarım içerisinde yer alacak. Zira moda tarihini okurken Avrupalıların tekstil adına pek çok şeyi aslında Osmanlı kültüründen aldıklarını gördüm. Örneğin ipek böceğinin maharetlerini ve ipek dokumacılığını bizden öğrenmişler. Ancak ne yazık ki şimdilerde bunları bilen pek az kişi var. Çok zengin bir tarihimiz olmasına rağmen kendi tarihçemiz adına bilgimiz yeterli değil ve bundan ötürü elimizdekileri de kaptırıyoruz. Mesela Osmanlı kadınının icadı olan ”kırkyama” şu an Avrupalılar tarafından ele geçirilmiş ve adı da ”patchwork” olmuş durumda. Bu tip kayıplarımızın temelinde bence çok okumamak yatıyor ve dolayısıyla kendi tarihimizi bilmediğimizden sahip te çıkamıyoruz. Kostüm tarihi ile ilgili araştırma yaptığımda sürekli Avrupa modası ile karşılaşıyorum. Osmanlı tarihi hakkında ise yalnızca sözel kaynaklar var. Onlar dahi bence yeterli değil. Görsel anlamda çok zayıf kaynaklarımız. Elimde bir çok yabancı müzenin kostüm sergisi sonrası kıyafetlerin detaylarıyla birlikte basılmış harika kaynaklar var. Neden bizim yok diye sormuyorum artık sanırım ben bu konuda bir şeyler yapmalıyım. Belli müzelerimizde birkaç Osmanlı kıyafeti dışında geniş çapta bir görsellik yok. Halbuki Kültür Bakanlığı buna dair bir çalışma yapmalı ve kapsamlı bir sergi sunmalı. Tıpkı yurtdışında olduğu gibi bu sergi öncelikle ülkemizi karış karış gezmeli daha sonra ise yurtdışında görücüye çıkmalı.
Tişörtün hikayesi okunmaya değer. Ne dersiniz, kırkymanın patchwork olması gibi, tişört de bizim dahi ingilizceden türediğini sandığımız – t shirt- mü olmuştur sizce?
Sevgiler…