Moda Yazarı – Tasarımcı

Moda, 1960’lı Yıllardan Günümüze – 1. Bölüm

Eylül ayıyla birlikte ilkbahar-yaz defileleri dünyanın moda kentlerinde hızla podyumlarda ki yerini aldı.New York, Milano ve ardından Paris’te gerçekleşen moda vizyonu, 2011 için tasarlanan temanın  1960’lı yıllardan ilham alınarak hazırlandığını gösteriyor. Kumaşlardaki renklilik, desenler ve kullanılan kalıplar önümüzdeki ilkbahardan itibaren moda için mühim bir dönüm noktası olan 1960’ları hatırlatacak. Koleksiyonlardan alıntı yapmadan evvel bu dönemi kendi özüyle hatırlatmak istiyorum. Bu on yıllık zaman dilimi ilklere imza atmanın yanısıra, Amerikan Başkanının eşi Jackie Kennedy’nin ‘’first lady stili’’ni tarihe kazımış ve ayrıca moda ilk kez elit kesimin hakimiyetinden çıkmıştır. 

Savaş gibi ciddi etkenlerden sonra Dünya için ekonomik sıkıntılar başgösterirken, sınıf ayrımcılığı genç tabakanın kendi modasını tasarlaması üzerine burjuvazinin egemen olduğu moda olgusu sarsıntıya uğramış ve gençlik bu konuda ciddi bir güç olmuştu. Bilinçaltı tepki olan bu yeni görünüm, oldukça rahat bir stili savunuyordu. Seçkin kesimin pahalı giysilerinin aksine ekonomik olarak kolay elde edilebilen ürünler piyasaya sürüldü. Hazır giyim (pret a porter) bu sayede daha çok üretilmeye başlandı.

Dönemin en çok kendinden söz ettiren moda görünümü ‘’hippie look’’ akımı olmuştur. Genç kitlenin stilini oluşturan bu yeni vizyon, üst üste takılan kolyeler, büyük aksesuarlar, jean pantolonlar ve çiçek desenli giysilerden meydana geliyordu. Bir bakıma salaş tarz olarak da adlandırılabilecek üslup, teknolojinin ve buna bağlı olarak yaşam hızının artması sebebiyle insanları, hareketini kolaylaştıran bir tarza yöneltmiştir.

Bu renkli devir gösterir ki; moda yaşam biçiminin bir simgesidir aslında. Yıllar geçtikçe değişen şartlara her alanda ayak uydurabilen, geniş perspektifi olan bir olgudur. Kitleleri etkisi altına alabilecek bir güçtür. Toplumun dengesini de etkiler. Tıpkı 1960’lı yıllarda genç kesimin burjuvazinin moda yönetmenliğini elinden alması gibi…

Bir önceki moda dönemine (1950’ler) baktığımızda tam zıt bir zihniyet vardır modada… Hippie tarzın aksine kadın vücudunun kıvrımlarına göre tasarlanan elegan bir anlayış vardı. Christian Dior tarafından lanse edilmiş olan bele oturan ve aşağı doğru kabaran etek stili üst sınıf için harika bir yenilikti. Aslında moda tarihi için de öyle olmuştu. ‘’New Look’’ akımı olarak halen söz ettirir kendinden. Ancak bu görüntüye herkesin sahip olabilmesi mümkün değildi. Ciddi paralar harcanan kıyafetler ancak zengin kesim tarafından giyilebiliyor ve moda belli bir kitleye hitap ederek sınıf ayrımcılığını tetikliyordu. İşte bu gidişattan ötürü 1960’larda gençlik kendi modasını oluşturdu, baş kaldırdı ve modayı özgürleştirdi. Modacılar tasarımlarında op-art, pop-art gibi sanat akımlarından etkilenerek gençlik için üretmeye başladılar.

Moda için dönüm noktası teşkil eden bu yıllarda Vogue dahi yeni manzarayı görmezlikten gelmeye çalışmış, anlık bir durum olduğunu düşünmüş olmalı ki Ocak ayında ‘’ Cazibe ve yaratıcılığın büyüsü 1960’ların modasına rengini veriyor’’ diyerek bahsini bile etmemiş  ancak Eylül ayına gelindiğinde ise kökten bir değişimle ‘’Tasarımcıların Kıyafetleri: Bu kadar Paraya Değer mi?’’ diye yazarak kabullenişini göstermiştir. Artık modada yepyeni bir çağ başlamıştır.

1960’lı yılların belirgin moda görüntüsü bir sonraki yazıda!

Sevgiler…

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

12 yorum “Moda, 1960’lı Yıllardan Günümüze – 1. Bölüm”